top of page
Yazarın fotoğrafıAv. Furkan Berk Kocaman

Günlük 11 saati aşan çalışmalar Fazla Mesai olarak kabul edilmelidir.

Güncelleme tarihi: 25 Ağu 2021

İşçilerin haftalık çalışma süresi 45 saati aşmasa bile günlük 11 saati aşan çalışmalar Fazla Mesai olarak kabul edilmelidir.


T.C. Yargıtay Başkanlığı - Hukuk Genel Kurulu Esas No.: 2015/3385 Karar No.: 2017/759 Karar tarihi: 19.04.2017


Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava fazla çalışma ücretinin tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili itfaiye işçisi olan davacıya, davalı ile davacının üyesi olduğu sendika arasında imzalanan toplu iş sözleşmelerine göre her ay 21 saat üzerinden fazla çalışma ücreti ödendiğini ancak 21 saati aşan fazla çalışmaları karşılığının ödenmediğini iddia ederek fazla çalışma ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili davacının aylık 21 saati aşan fazla çalışması bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkeme aylık 7 saat üzerinden hesap edilen fazla çalışma ücretini %30 takdiri indirim uygulayarak hüküm altına almış, taraf vekillerinin temyizi üzerine karar Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde belirtilen nedenle bozulmuştur. Mahkemece bozmadan önce ve sonra sunulan ayrıca UYAP üzerinden temin edilen pek çok kararda hesaplamanın hep 7 saat üzerinden yapıldığının ortada olduğu, davacı vekilinin dava dilekçesinde davacının emsal mahkeme kararlarındaki işçilerle aynı koşullarda çalıştığını defalarca vurguladığı, mahkemenin esasında taraflar arasında ihtilaf bulunmayan aylık 7 saat üzerinden hesaplama yapması için dosyayı tevdi ettiği bilirkişiden başka bir bilirkişiye dosyanın verilmesi nedeni ile bu bilirkişinin puantaj kayıtlarını ayrıntılı olarak inceleyerek değil, basit bir matematiksel toplama ile aylık fazla çalışması süresini 30 saat olarak belirleyip 21 saatin üstündeki aylık 9 saat için ikinci bir hesaplama yaptığı, temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen mahkeme kararları ile işyerindeki çalışma koşullarının belirlendiği, 9. Hukuk Dairesinin aynı koşullarda çalışan işçilerin işyerindeki çalışma düzeninin belirlendiği ve bu çalışma düzenine göre alacakların hesaplanması gerektiğine dair bozma kararları bulunduğu, Yargıtayın görevinin içtihat ve uygulama birliğini sağlamak olduğu, dairenin değişik mahkemelerce verilen kararları onayarak işyerindeki fazla çalışmanın varlığını aylık 7 saat üzerinden kabul ettiği, bu bozma kararının daha önceki onama kararları ile çeliştiği gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık, somut olay bakımından davacının talebini sınırlayıp sınırlamadığı ve burada varılacak sonuca göre fazla çalışma ücretinin aylık 7 sa üzerinden mi yoksa 9 saat üzerinden mi hesaplanarak hüküm altına alınması gerektiği noktasın toplanmaktadır. İşçinin normal çalışma süresi 4857 sayılı İş Kanununun 63 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırk beş saattir. Fazla çalışmalar ve fazla sürelerle çalışmalar İş Kanununun 41- 43 üncü maddeleri ile İş Kanununa İlişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliğinde düzenlenmiş olup, fazla çalışma, Kanunda yazılı koşullar çerçevesinde, haftalık kırk beş saati aşan çalışmalardır. Ancak tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresinin, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde on bir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabileceği ilkesi benimsenmiştir. Yine aynı maddede “Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır. Tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabilir. Bu halde, iki aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşam Denkleştirme süresi toplu iş sözleşmeleri ile dört aya kadar artırılabilir” düzenlemeleri yer almaktadır. Günlük çalışma süresinin 11 saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağını ve zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir. İş Kanununa İlişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliğinin 9 uncu maddesinde ise, “Fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma yaptırmak için işçinin yazılı onayının alınması gerekir. Zorunlu nedenlerle veya olağanüstü durumlarda yapılan fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma için bu onay aranmaz. Fazla çalışma ihtiyacı olan işverence bu onay her yıl başında işçilerden yazılı olarak alınır ve işçi özlük dosyasında saklanır.” şeklindeki düzenlemeye yer verilmiştir. 4857 sayılı İş Kanununun 68 inci maddesinde ise “Ara Dinlenmesi” düzenlenmiştir. Ara dinlenmesi, günlük iş süresi içinde işin gereğine ve o yerin geleneklerine göre düzenlenmek suretiyle günlük çalışma süresinin ortalama bir zamanında verilen dinlenme süresidir. Ara dinlenmesi işçinin çalışma yükümlülüğünün bulunmadığı, bu süreyi nerede ve nasıl geçireceğine serbestçe karar verebileceği bir zaman dilimidir. Bu süre içinde işçi yeme, içme ve zorunlu ihtiyaçlarını giderir. Anılan madde; “Günlük çalışma süresinin ortalama bir zamanında o yerin gelenekleri ve işin gereğine göre ayarlanmak suretiyle işçilere; a) Dört saat veya daha kısa süreli işlerde on beş dakika, b) Dört saatten fazla ve yedi buçuk saate kadar (yedi buçuk saat dahil) süreli işlerde yarım saat, c) Yedi buçuk saatten fazla süreli işlerde bir saat, Ara dinlenmesi verilir. Bu dinlenme süreleri en az olup aralıksız verilir. Ancak bu süreler, iklim, mevsim, o yerdeki gelenekler ve işin niteliği göz önünde tutularak sözleşmeler ile aralı olarak kullandırılabilir. Dinlenmeler bir işyerinde işçilere aynı veya değişik saatlerde kullandırılabilir. Ara dinlenmeleri çalışma süresinden sayılmaz.” hükmünü içermektedir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere ara dinlenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiştir. Buna göre, dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda ara dinlenmesi en az on beş dakika, dört saatten fazla ve fakat yedi buçuk saatten az çalışmalar için en az yarım saat; günlük yedi buçuk saati aşan çalışmalar bakımından ise en az bir saattir. Uygulamada yedi buçuk saatlik çalışma süresinin çok fazla aşıldığı günlük çalışma sürelerine de rastlanılmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 63 üncü maddesi hükmüne göre günlük çalışma süresi on bir saati aşamayacağından, 68 inci maddenin belirlediği yedi buçuk saati aşan çalışmalar yönünden en az bir saatlik ara dinlenme süresinin günlük en çok on bir saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu kab edilmelidir. İşçi kural olarak ara dinlenme süresini serbestçe kullanır, diğer bir deyişle bu süreyi işyeri dışında veya işyerinde geçirebilir. Bununla beraber, işin veya işyerinin özelliği işçilerin ara dinlenmesi sırasında işyerinin dışına çıkmasını sakıncalı kılıyorsa ya da bazı güçlükler yaratıyorsa, işçilerin bu süreyi işyerinde geçirmesine ilişkin bir uygulama yasaya aykırı sayılamaz (Süzek, S: İş Hukuku, Yenilenmiş 11. Baskı, 2015, s. 839). Buna karşılık işçi ara dinlenmesinde işyerinde kalıyor ve çalıştırılıyorsa veya işverenin talimatı ile işin başında bulunduruluyorsa ve çıkacak iş için çalışmaya hazır durumda bekletiliyorsa, ara dinlenmesi süresi iş süresinden sayılır. Bu durumda işçinin o hafta içinde çalıştığı sürelerle ara dinlenmelerinde çalıştığı süreler toplamı 45 saati aşarsa, işçi aşan kısım kadar fazla çalışma ücretine hak kazanır (Süzek, S: iş Hukuku, Yenilenmiş 11. Baskı, 2015, s. 839). Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili davacının itfaiye işçisi olarak çalıştığını, davalı ile davacının üyesi olduğu sendika arasında imzalanan toplu iş sözleşmelerinin 47/A-a maddesine göre aylık 21 saat üzerinden fazla çalışma ücretinin ödendiğini ancak aylık 21 saati aşan kısmın ücretinin ödenmediğini, davacı ile aynı işyerinde aynı koşullarda çalışan işçilerin açtıkları davalarda 21 saatin üstündeki fazla çalışma ücretinin hesaplanarak hüküm altına alındığını, bu kararların tem incelemesinden geçerek kesinleştiğini ileri sürerek fazla çalışma ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Dosya içeriğindeki delillere göre davacının 24 saat çalışıp 48 saat dinlendiği, aylık 21 saat üzerinden fazla çalışma ücretinin ödendiği konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi tarafından hazırlanan hesap raporunda 24 saat çalışan 48 saat dinlenen davacı işçinin bu çalışma sistemi içinde ayda 10 gün çalıştığı, günlük 24 saatlik çalışma süresi içinde ara dinlenme sürelerinin mahsup edilmesi halinde fiili çalışmasının 14 saat olduğu, günlük 11 saati aşan 3 saatin fazla çalışma sayılması gerektiği, bu halde aylık fazla çalışma 30 saat olup bundan ücreti ödenen 21 saatin mahsubu ile aylık 9 saat fazla çalışmasının bulunduğu ancak kesinleşen mahkeme kararlarında aylık 21 saati aşan 7 saat üzerinden hesaplama yapıldığı belirtilerek aylık 7 ve 9 saat üzerinden olmak üzere iki seçenekli hesaplama yapılmıştır. Mahkemece davacı vekilinin dava dilekçesinde açıkça aynı sürelerde ve aynı konumda çalışan işçilerle ilgili emsal mahkeme kararlarına dayanarak fazla çalışma ücreti talep ettiği, Yargıtay denetiminden geçerek aylık 7 saatlik fazla çalışmanın kesinleştiği belirtilerek aylık 7 saat üzerinden hesaplanan fazla çalışma ücreti takdiri indirim uygulanarak hüküm altına alınmıştır. Ancak mahkemenin gerekçesinde dayandığı ve emsal olduğunu belirttiği aylık 7 saat üzerinden fazla çalışma ücretinin davalıdan tahsiline ilişkin mahkeme kararlarını sadece davalının temyiz ettiği ve davalının temyiz itirazları yerinde bulunmayarak bu kararların Özel Dairece onandığı açıktır. O halde aylık 7 saat üzerinden fazla çalışma ücretinin tahsiline ilişkin Özel Dairece onanan mahkeme kararları bu dava açısından bağlayıcı olmayacaktır. Bu durumda mahkemece aylık 9 saat üzerinden hesaplanan fazla çalışma ücretine göre karar verilmesi gerekir. Hal böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

74 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page