top of page
Yazarın fotoğrafıAv. Furkan Berk Kocaman

Ölen Kişinin Çocuğunun Yurtdışında Yüksek Öğrenim Yapması Halinde de Ölüm(Yetim) Aylığı Bağlanır.

Ölen sigortalının erkek çocuğunun, yurtdışında yüksek öğrenim yapması durumunda da 25 yaşını dolduracağı tarihe kadar ölüm (yetim) aylığının ödenmesi gerekir.


T.C. Yargıtay Başkanlığı - 10. Hukuk Dairesi Esas No.: 2020/4549 Karar No.: 2021/6214 Karar tarihi: 29.04.2021


Mahkemesi : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi Dava, davacının Kurum tarafından kesilen yetim aylığının yeniden bağlanması istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine, dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1) DAVACININ İSTEMİ : Dava, davacının Kurum işleminin iptali ile davacının davalı Kurum tarafından kesilen yetim aylığının yeniden bağlanması ve geçmişe dönük olarak hak ettiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte yetim ödenmesi gerektiğinin, Kuruma borçlu olmadığının tespiti istemlerine ilişkindir. 2) DAVALILARIN CEVABI : Davalı ... tarafından Kurum işleminin yerinde olduğu özetle belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. 3) MAHKEME KARARI A) İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk Derece Mahkemesince “davanın reddine,” karar verilmiştir. B) BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNİN KARARI : Bölge Adliye Mahkemesince “Davacının öğrenim gördüğü ... ... Üniversitesi'nin tanınırlığı 12/02/2015 tarihinde kaldırılmıştır. Bu üniversiteye daha önce kayıt yaptırmış öğrencilerin YÖK tarafından yapılacak seviye tespit sınavında başarılı olmaları halinde denklik işlemi yapılabilecektir. YÖK tarafından tanınırlığı 12/02/2015 tarihinde kaldırılan ... Üniversitesi'nin öğrencisi olan davacının yüksek öğrenim gördüğü iddiasını, daha sonra yapılacak olan seviye tespit sınavında başarılı olması halinde ileri sürme imkanı bulunmaktadır.

Aksi halde yüksek öğrenim öğrencisi sayılması mümkün değildir. Bu itibarla; yasada sözü edilen, aylık bağlama için gerekli olan yüksek öğrenim görme şartının talep tarihi itibariyle gerçekleşmediği tespit edilmiş olup, kurum işlemi mevzuata uygundur.” denilmek suretiyle “davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine, ” karar verilmiştir. 4) TEMYİZ TALEBİ : Davacı vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile davacının eğitim görmüş olduğu Bosna Hersek ... Üniversitesine 09.10.2014 tarihinde kayıt olduğu, o tarihte söz konusu okulun tanınırlığının bulunduğu, bu durumun davacı açısından tek başına bir kazanılmış hak teşkil ettiği, idarece daha sonra alınan bir karar ile kazanılmış hakkın davacı aleyhine hukuken geri alınmasının mümkün olmadığı, öte yandan sonradan yasada yapılan değişiklik ile ilgili üniversitenin YÖK tarafından tanınırlığının kaldırılması gerekçesiyle davacının daha önceden hak kazandığı ve almaya başladığı aylığın ilgili kurumca kesilmiş olmasının kanunların geriye yürümemezliği ilkesine de aykırılık teşkil ettiği özet olarak belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince kurulan hükmün bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur. 5) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : 07/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Kanun önünde eşitlik" 1 maddesinde "Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.” “Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi” başlıklı 42. maddesinde; “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek Türkiye’nin taraf olduğu 1 No.lu Protokol’ün 2. maddesinde ise “Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz." hükmüne yer verilmiştir. Yine Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 131. maddesinde; "Yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitim–öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusund kurulmasını, geliştirilmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak maksadı ile Yükseköğretim Kurulu kurulur. Kurulun teşkilatı, görev, yetki, sorumluluğu ve çalışma esasları kanunla düzenlenir." hükmüne yer verilmiştir. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 7/p maddesinde; Yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından alınmış ön lisans, lisans ve lisans üstü diplomaların denkliğini tespit etmek görevinin Yükseköğretim Kuruluna ait olduğu hükme bağlanmıştır. Anılan Kanun hükmü ile 11/4/1997 tarihli Avrupa Bölgesinde Yükseköğretimle ilgili Belge Tanınmasına İlişkin Sözleşme hükmüne dayanılarak Yurtdışı Yükseköğretim Diplomaları Tanıma ve Denklik Yönetmeliği yürürlüğe konulmuştur. 02/07/1973 tarihinde yürürlüğe giren 1753 sayılı Kanunla ve sonradan yapılan kanunlarla değişik 506 sayılı Kanunun 68. maddesinde ise "Ölen sigortalının aylık bağlanmasına hak kazanan kimselerine aşağıdaki hükümlere göre aylık bağlanır. I — Ölen sigortalının 67 nci madde gereğince tespit edilecek aylığının; A) (20/03/1985 tarihli 3168 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik) Dul eşine %50'si, aylık alan çocuğu bulunmayan dul eşine % 75'i, B) (3168 sayılı Kanunun 6. maddesiyle mülga) C) Çocuklardan: a) 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşın doldurmamış olan veya çalışamayacak durumda malûl bulunan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan erkek çocuklarla yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocukların her birine %25'i, b) (a) fıkrasında belirtilen ve sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle ana ve babaları arasında evlilik bağlantısı bulunmayan yahut sigortalı babanın ölümü tarihinde evlilik bağlantısı bulunmakla beraber anaları sonradan evlenenlerin her birine %50'si, Oranında aylık bağlanır. Sigortalının ölüm tarihinde 18 veya 20 yaşını doldurmuş olup, aylığa hak kazanmamış durumda olan erkek çocuklar, sonradan öğrenim yaparlarsa (a) fıkrasındaki haklardan yararlanırlar. II — Sigortalı tarafından evlât edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş yahut babalığı hükm bağlanmış çocukları ile, sigortalının ölümünden sonra doğan çocukları, bağlanacak aylıktan yukarıda belirtilen esaslara göre yararlanır. III — Hak sahibi eş ve çocuklara bağlanacak aylıkların toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemez. Bu sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahibi kimselerin aylıklarından orantılı olarak indirmeler yapılır. IV — Sigortalının erkek çocuklarına bağlanan aylıklar, çocuğun 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını dolduracağı tarihe kadar devam eder. Çalışamayacak durumda malûl olan erkek çocukların aylıkları bu yaşlara vardıktan sonra da kesilmez. Ancak aylığı kesilen erkek çocuklardan sonradan çalışamayacak durumda malûl olanlara, Sosyal Sigortaya yahut Emek Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almamaları şartıyle malûllük durumlarının tespitine esas teşkil eden rapor tarihini takibeden aybaşından itibaren yeniden aylık bağlanır. 101 inci madde hükmü saklıdır. V — (3168 sayılı Kanunla değişik) Sigortalının dul eşi evlenirse aylığı kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan evlenme son bulunca aylık yeniden bağlanır. Sonraki eşinden de aylık almaya hak kazanan dul eşe bu aylıklardan fazla olanı ödenir. VI — Sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya (29/07/2003 tarihli 4958 sayılı Kanunun 35. maddesiyle ek) buralardan gelir veya aylık almaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takibeden devre başından itibaren kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde I inci bölümün (C) fıkrası hükmü saklı kalmak şartiyle, bu tarihte başlanarak yeniden aylık bağlanır. Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Ayrıca açıklanması gerekmektedir ki hukuk devletinin temel ilkelerinden biri “hukuk güvenliği” ilkesidir. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Hukuk devletinde kanun metinlerinin ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenm gerekmektedir. “Belirlilik” ilkesine göre ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir tereddüde ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir. (An Mahkemesinin 17/04/2008 günlü, E.2005/5, K.2008/93 sayılı kararı, 18/06/2013 günlü, E.2012/15 K.2013/79 sayılı kararı ) Öte yandan, kazanılmış hak kavramı öğretide, doğumu anında hukuka uygun olarak tamamlanmış ve böylece kişiye özgü, lehte sonuçlar doğurmuş, daha sonra mevzuat değişikliği ya da işlemin geri alınması gibi nedenlere rağmen hukuk düzenince korunması gereken hak olarak tanımlanmakta olup Anayasa Mahkemesi de kazanılmış hakkı, kişinin bulunduğu statüden dolayı ortaya çıkan, tahakkuk etmiş, kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş hak olarak tanımlamıştır. Dosyadaki belgelerden 21/02/1996 doğum tarihli davacıya 15/09/1998 tarihinde vefat eden babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı, davacının Bosna Hersek ... Üniversitesine 09/10/2014 tarihinde kaydını yaptırdığı, Yükseköğretim Kurumu tarafından ... Üniversitesinin tanınırlığının 12/02/2015 tarihinde kaldırıldığı, buna bağlı olarak Kurum tarafından adı geçen Üniversitenin 12/02/2015 tarihinden itibaren YÖK tarafından tanınmaması, denklik belgesinin olmaması nedeniyle davacıya bağlanan yetim aylığının kesildiği, davacının Kuruma ilk olarak 09/09/2015 tarihli başvuruda bulunduğu, Kurum tarafından 19/10/2017 tarihli yazı cevabı ile “YÖK tarafından şahsına verilen yazıdan anlaşılacağı üzere 12/02/2015 tarihinden önce kayıt yaptıran öğrenciler için mezuniyetleri akabinde diploma aldıkları alanlarda yapılacak seviye tespit sınavında başarılı olmaları halinde denklik işlemleri yapılacağından denklik başvurusu neticesi alacağı belgelerle birlikte müracaat etmesi halinde talebi hakkında geriye dönük gerekli işlemlerin yapılacağının”davacıya bildirildiği, eldeki davanın ise 02/11/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, Kurumun iptal işlemine esas alınan 506 sayılı Yasanın 68/IV maddesi hükmü olup madde metninde “yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını dolduracağı tarihe kadar” ibarelerine yer verilmiş olup madde metninde ölen sigortalının erkek çocuğunun yurt içinde ve yurt dışında yüksek öğrenim yapması gibi bir ayrıma gidilmemiştir. Dolayısıyla da ölen sigortalının erkek çocuğunun yurt dışında yüksek öğrenim yapması halinde de “lisans ve lisansüstü diplomasının denkliği kabul edilmiş” ibaresi ayrıca madde metninde yer almamaktadır. Gerçekten 506 sayılı Yasanın 68/IV maddesi hükmünde yer alan ölen sigortalının erkek çocuklarına bağlanan ölüm aylığının devam edebilmesi için “yüksek öğrenime kayıt yapması/başlanılması” yeterli görülmüştür. Eldeki davada madde metni üzerinde “Yükseköğretim Kurumu tarafından önceden denkliği kabul edilmiş yurt dışı üniversitelerinden birinde yüksek öğrenime başlanılmış olması” ve “başarılı olarak sona ermesi halinde (şarta bağlı) alınacak diplomaya tanınan denklik belgesine istinaden kesilen ölüm aylığı işlemlerinin geriye dönük başlatılması” şeklinde yapılan bir değerlendirme, YÖK tarafından denklik işlemlerinin yapılabilmesi için en nihayetinde ileri tarihte, şarta bağlı diploma alma olgusunun gerçekleşmesini gerektirdiğinden, bu şartın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ise şüpheli olduğundan ve ölen sigortalının erkek çocuğuna yönelik koruma sağlayacak nitelikte olmadığından hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine uygun görülmemiştir. Öte yandan bu durumun aksinin kabulü halinde dahi davacının elde ettiği eğitim hakkına bağlı olarak devam eden ölüm aylığının sonradan ortaya çıkan idari bir tasarrufla ortadan kaldırılmasın Anayasada güvence altında alınmış eğitim hakkını ihlal edeceği ve kazanılmış hakları zedeleyece ortadadır. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Mahkemece yazılı şekilde kurulan hüküm usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.

13 görüntüleme0 yorum

Comentarios


bottom of page